Şanlıurfalı amcanın 500 bin tl değerindeki tesbih koleksiyonu
Tesbih ve Koleksiyonculuk
Sanatın her dalında olduğu gibi, tesbih sanatında da bu işle çok yakından ilgilenen, verilen eserlerin sıkı takip eden ve özenle yapılmış nadide eserleri toplamaktan, kendi tesbih arşivine sahip olmaktan zevk duyan koleksiyonerler bulunuyor. Tesbihin yapımında kullanılan malzemeden, tesbihi işleyen ustaya ve tesbih bütünlüğünün sahip olduğu zarafete kadar çeşitli özellikleri ile öne çıkan tesbihler, ustasının el emeği ve kullanılan malzeme ölçüsünde değerleniyor. Bu nedenle, büyük emek verilerek günler süren eş işçiliği ile yapılmış ve nadir bulunan malzemelerden işlenmiş tesbihler, koleksiyonlarda her daim yer bulabiliyor.
Her şey babadan kalma bir tesbihle başlıyor
Hem bir sanat eseri hem de kıymetli bir aksesuar olarak özel koleksiyonerlerini yaratan tesbih, insanlık tarihindeki köklü geçmişinin en parlak günlerini Osmanlı Devleti döneminde yaşıyor. Bu anlamda, en özel eserler de yine bu dönemin tesbih ustalarının tezgahlarından çıkıyor. Dolayısıyla, bu dönemde çekilmiş, Lale ve İstanbul figürlü imameler ile süslenmiş el işçiliği teşbihler, koleksiyonlarının en özel parçalarından biri olarak ilk sırayı alıyor.
Genel olarak “babadan kalma” ya da “hediye gelen” bir tesbihle ve sadece “hobi” olarak başlayıp yüzlerce başka esere uzanan bu tutku, her şey önce bu işe merak salmakla başlıyor. Ardından tesbih yapılan malzemeleri tanıma, ustaları ve tarzlarını öğrenmekle gelişiyor. Yani koleksiyonlar, sadece değerli olana değer biçip tesbih sayısını artırmakla oluşmuyor. Uzun yıllar süren bir bilgilenme ve uzmanlaşma süreci gerekiyor. Yıllar içerisinde kazanılan deneyim, teşbihleri ayırt etmeyi, eseri değerlendirme becerisi ve koleksiyona katmak sürecini de beraberinde getiriyor. Köklü bir geçmişe sahip tesbih alanında uzmanlaşma süreci de koleksiyonerlikle birlikte devam ediyor.
Tesbih koleksiyonerlerinin ziyaret noktaları
Tesbih sanatının bir dönem en şaşalı günlerini yaşadığı Kapalıçarşı, koleksiyoncuların en önemli ziyaret noktalarından biri. Bir de Beyazıt’taki Çınaraltı. Ancak elbette adresler bununla sınırlı değil. Zira Türkiye’nin dört bir yanında eserler üreten tesbih ustaları var. Zaten tesbih koleksiyonculuğunun yolu da asıl bu ustalarından izini sürmekten geçiyor. Kendine has uslubu ve modelleriyle bilinen ustaların el yapımı eserleri, zaman zaman oldukça yüksek rakamlarla alıcı buluyor ve koleksiyonlara dahil ediliyor. Tüm bunların yanında tesbihin değeri ustasından o kadar etkileniyor ki; ustası vefat eden eserler birden bire beş-on kat değerleniyor.
Türkiye’de, koleksiyonerleri ağırlayan önemli ziyaret noktaları arasında, tarihi İpek Yolu üzerinde, Kütahya’da bir bedesten’de kurulan “Tesbih Borsası”, Kayseri, Şanlıurfa Gümrük Hanı, Konya gibi merkezler yer alıyor.
Tesbihin malzemesi açısından bakıldığında ise mercandan yapılmış olanların yanı sıra malzemesi fildişi, safir, kehribar, bağa, mamut dişi olan eserler, koleksiyonlarda başköşeyi alıyor.
Sadece bir hobi olarak başlayıp adeta bir tutukuya dönüşen tesbih koleksiyonculuğu, son dönemde Türkiye’de oldukça revaçta. Öyle ki, son yıllarda sayıları hızla artan özel koleksiyonlar için sergiler düzenleniyor. Herkesin en iyi koleksiyonu yapmaya çalıştığı alanda, zaman zaman koleksiyonerler arasında takaslar da yapılıyor.